8 – dizi.

şimdilerde bir dizi diziler türedi. bizim çocuklar dizlerinin üzerinde diz dize göz göze ağızlarını açar oldular. belirli saatlerde sürekli vardır, bir koltuğa dizilir, izlerler dizilerini. kimi sahnelerde hüzünlendiklerini görürken, reklam aralarından sonraki sahnelerde dizlerini döverler. niye?

özellikle yaz dizilerinde de aynıdır senaryolar. sadece yeni keşfedilmeyi bekleyen oyuncular değişir, ama olaylar stabil. mesela bir tane zengin ve genç iş adamı vardır, sonra bir şekilde tesadüflerle “yok ebesinin kirvesi” diyebilecek uzaklıkta bir tane fakir kız adamı rast gele bir yerde görür, aşık olur. daha bununla karşı karşıya gelmem der, ek işlerde çalışmaya da gider. tesadüf o ki, zengin, genç ve yakışıklı iş adamının verdiği davette görür kız adamı. sonra kaçacak delik arar. çünkü utanır, orada çalışan olduğu için. birincisi niye utanıyorsun? çalışmaktan utanılır mı? dingil! ikincisi madem utanıyorsun, ne diye o işte çalışıyorsun? o zaman adam gibi utanmada, iş ayırmaksızın çalışacaksın. tabii egolu ve gösteriş meraklısı, kendisi olmayı beceremeyen bir insan değilsen çalışacaksın. nasıl olursa bir şekilde zengin, genç ve yakışıklı, daha önce hiç görmediğiniz, oldukça kasıntı olan iş adamımız kızı bir şekilde görür. o da bakakalır ama hemen etkilendiğini belli etmez. sonra nasıl oluyor, nasıl bağlıyorlar bilmiyorum bir şekilde bunlar birbirleriyle münasebetleri olacak şekilde aynı ortamlara, aynı iş yerlerinde bir araya geliyorlar. ne kadar da ilginç değil mi? hiç böyle olacağını tahmin bile etmediniz değil mi? türk dizileri böyledir zaten. bizi şaşırtmayı hep başarır.

 

devamını wattpad’den okuyabilirsiniz.?  8. bölüm / dizi.