5 – yalan.

artık dünyanın çivisi çıkmış diyorlar. haklılar da. bence yani. içimden bağıra bağıra “bu ne dünya kardeşim, yalan söyleyen söyleyene” diye bağırasım var. ama duyan kulaklara değen sesler, kör kalplere görünmediği sürece boşuna efor sarf edilmiş olur. çok mu zor yalan olmadan yaşamak? beyazını bırak, toz pembesi bile ne için var ki? hem yalan söyleyerek sadece politikacılar bir yere gelir. izlediklerinize, gördüklerinize, şahit olduklarınıza o kadar fazla takılmayın. eğer politika ile ilgilenmiyorsanız pembe yalanların bile bir hayrını göremezsiniz. sizden, sizi çalar. sevdiklerinizden sevginizi bile çalmaya kadar gider. ucunu kaptırırsanız bir süre sonra seni bile kendinden çalar. yalnızlaşırsın. tek başına kalırsın. ve kocaman şehirlerde, kalabalık insanların içinde bile yalnız başına kalırsın. Continue reading →

4 – sarıl.

fazlasıyla mutlu olmaya ihtiyacımız var. bence mutluluğun ilk nefes alışları bir sarılma ile başlıyor. bir insan, bir diğerine o kadar sıkı sarılsın ki, dünyalık bütün ihtiyaçları yok sayılsın. ya da o kadar içten olsun ki bu sarılmak, iki beden birbirinin kalp atışını tende hissettiği zamanlar, hiç ihtiyaç olmasın dünyalık şeylere. mesela sarıldığında istemsizce ciğerlerine nefesi bol bol çekiyorsan onunda vardır bir sebebi. çünkü göğsünün solunda kalp var, sağında yok. sarıldığının karşındakinin kalbi senin boşluğunu doldurduğunu hissettiğin zaman o nefes çekişlerdeki tadı çok iyi anlayacaksın. sence sarılmak o kadar basit bir eylem mi? değil! Continue reading →